30 Eylül 2013 Pazartesi

Demokratikleşme Paketi Mi ?

1-) FARKLI DİL VE LEHÇELERDE SİYASİ PROPAGANDA İMKANI
  Yani siz diyorsunuz ki ülke bütünlüğünün en önemli parçalarından biri olan ortak dil birliğini bozma peşindeyiz. Kürt kökenli siyasiler kürtçe, laz olanlar lazca, çerkezler kendi dili, rum kökenliler rumca, yabancılar kendi dilleriyle...  Ankara, İstanbul da falan belki Türkçe yaparsınız propagandalarınızı. 

2-) NEFRET, AYRIMCILIK, YAŞAM TARZINA MÜDAHALE GİBİ SUÇLAR
  Yani halkımızı kendinizden mi koruyacaksınız. Benim % 50'im benim savcım benim hakimim benim polisim... Bunlar ayrımcılık değilde nedir ?  Çapulcular, marjinal gruplar, bunlar türk gençliği olamaz, ananı da al git bunlar nefret değilde nedir ?  Kızlı erkekli trende oturanlara karış, öpüşene karış elele tutuşana karış, namahrem olimpik havuz yaptır,Alkolü yasakla. ne izleyeceğimize mudahale et dizileri yayından kaldırt, şarkı sözlerine karış daha sayacağım tonla şey bu yaşam tarzına müdahale değil mi ?

3-) TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ HAKKINDAKİ KANUN
   Sözde bunların sürelerini uzatıyorlarmış. Yalaaaaan. Sizde biraz vijdan olsa Gezi Olayları bu hale gelmezdi. Kanunun amacı polis istediği zaman olayı askere yada jandarmaya devredecek. Kanunun amacı budur.

4-) ÖZEL OKULLARDA, FARKLI DİL VE LEHÇELERDE EĞİTİM
"Padişahların bir lütfu olarak açılmaya başlayan yabancı ve Gayri-Müslim okulların İmparatorluğun gerileme dönemi, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında nasıl yıkıcı ve bölücü faaliyet yuvaları haline geldiğini çok iyi bilen Atatürk ve ona inanmış arkadaşları, daha Lozan’da bu okulların ancak Türk kanun ve yönetmeliklerine uydukları takdirde varlıklarını sürdürebilecekleri kararını aldırtabilmişlerdir. Cumhuriyet döneminde çıkartılan yeni kanun ve yönetmeliklerle ve uygulanan sıkı denetimlerle yabancı okulların büyük çoğunluğunun Türk okulları gibi yalnız eğitim amaçlı faaliyetlerde bulunmaları sağlanmıştır. Ancak çıkartılan kanun ve yönetmeliklere uymama konusunda direnen yabancı okullar da çok kısa bir sürede, artık Osmanlı İmparatorluğu ‘nun son döneminde olduğu gibi istedikleri şekilde faaliyetlerde bulunamayacaklarını ve varlıklarını sürdürebilmeleri için çıkartılan kanun ve yönetmeliklere uymaları gerektiklerini kavramışlardır."
 Bunların dışında eğitimde dil ayrılığı kaçınılmaz bir bölünmeye yol açacağı açıktır. Sadece kürt kökenli vatandaşlarımızdan bahsetmiyorum bu ülkede çok farklı etnik kökene sahip insanlar var. Dilde olan parçalanma bizi yıkıma götürür...

5-) KÖY İSİMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
  Yani ben ülkemi 4-5 yıl sonra gezmek istesem her gittiğim yerde bu köyün ismi ne, bu ne demek, şuraya nasıl gidilir diye sormam gerecek. Başka bir ülkenin topraklarını geziyormuş gibi vaay be ne günleri yaşıyoruz yazık...

6-) KAMU KURUMLARINDA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI KALDIRILIYOR
    Ben herzaman özgürlüklerden yana olan bir insan olmuşumdur. Ama şunu sormak zorundayım bana bu yasa yürürlüğe girdiğinde kamuda torpil, iltizam ve ayrımcılığın olmayacağının garantisini kim verecek ? Başörtülü işe girebilecekken başı açık diye işe alınmayanlar yada tam tersi kim hangi görüşe yakınsa öyle bir seçim yapacak.

6-) ÖĞRENCİ ANDI UYGULAMASI KALDIRILIYOR
    Kürt kökenki çocuklarımız Türk'üm doğruyum çalışkanım gibi sözler söylemek istemiyormuş. Şimdi laz kökenki vatandaşarımızın yada çerkez yada zaza yada rum yada vs. bunların zoruna gitmiyor neden kürt kökenki çocukların zoruna gidiyor diye araştırılması gerekirken yapmaya çalıştığınız uygulama ortada. Türklüğün bir üst çatı olduğunu kimsenin etnik kökeni hakkında baskı yapılmaması gerekirken siz PKK'nın yada BDP'nin eline koz verip Apo'ya boyun eğiyorsunuz. Tamda sizden bekleyeceğim hareketler.

             Sonuç olarak bu paket Apoyla ve PKK ile yapılan pazarlıklarda nelerin verilip neleri aldığımızın sonucudur. Bu paket Aponun taleplerinin yerine getirilmesidir. Bu paket koskaca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bebek katili bir vatan hainine boyun eğişidir. Bu paket bu ülkeye bölünmeden başka hiçbir şey getirmeyeceği açıktır.

23 Eylül 2013 Pazartesi

Akp Cadı Avına Başladı

Gezi olayları bitti ve cadı avı başladı. Önce dizi oyuncularından basladi av, uyusturucu operasyonunda gezi olaylarina katilan herkes toplandi. Oyunculara ilk ayar verildi. Daha sonra devletin televizyonundan Leyla ile Mecnun baskıyla yayından kaldırıldı. Mehmet Ali Alabora hedef gosterildi.
Gezi eylemcilerine kucak açan Koç ailesi 2. Hedefdi. Koç Grubuna baskın duzenlendi butun sirketleri didik didik arandı. Cezalar yağdı.
Eylemler sırasında en çok tartışılan isim olan Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi Müezzini Fuat Yıldırım’ın, Başakşehir’e bağlı Kayabaşı köyüne sürüldüğü öğrenildi. Gezi olayları sırasında camide içki içildiği iddia edilmiş, cami müezzini Fuat Yıldırım ise ısrarla ‘kimseyi içki içerken görmediğini, yalan söyleyemeyeceğini’ tekrarlamıştı.
“Fuat Yıldırım bu davranışının bedelini sürgünle ödedi”. Bayer’in yazısına göre İstanbul müftüsünün, “Sen çok yıprandın, seni başka yere tayin edelim” söylemlerine karşı; “Ben hiçbir şekilde yıpranmadım” cevabını vermesinin ardından müfettiş görevlendirildiği ve ‘teftişin selameti’ için müezzin Fuat Yıldırım’ın 6 ay süreyle Kayabaşı köyünde müezzin olarak görevlendirildi.
Dolmabahçe Camisi imamı Halil Necipoğlu’nun tayini ise Zeytinburnu’na yapıldı. Beyoğlu müftüsü Recai Albayrak ise Karadeniz Ereğli’ye tayin edildi.
Burdan sonuc alamayan hükümet İckiyi bütün ülkede yasakladı.
Dun itibari ile 4. Furya başladi hedef çArşı. Maça 4 tane savcı gitmis cok spor sever savcilarimiz var. Aaa tesadüfe bakın ki tribün olayları oldu. Bakalım bunun faturası kime kesilecek ?

18 Eylül 2013 Çarşamba

"Engellileri İnsan Yerine Koyduk, Adam Yerine Koyduk"

         " TEKİRDAĞ’ın Çerkezköy İlçesi’nde Müjgan Serkan Karagöz Mesleki ve Özel Eğitim Merkezi’nin açılış törenine katılan AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut, hükümetinin engelliler için çıkardığı yasaları hatırlatarak, “2005 yılında çıkardığımız yasa ile biz engellileri insan yerine koyduk, adam yerine koyduk” dedi. 2005 yılında AKP hükümetinin engellilere yönelik yasalar çıkardığını belirterek, “Bu insanlar sokağa çıkamıyorlardı, evlerde saklanıyorlardı.Bazıları ‘eskiden evimizdeki engelli, yatalaklar bir an önce ölse de kurtulsak diye Allah’a yalvarırdık’ diyordu.Şimdi ‘aman ölmesin, evimizin bereketi bu. Ben onun yüzünden devletten 450-500 lira bakım ücreti alıyorum, aman ona bir şey olmasın diye bakıyoruz’ diyorlar. İşte zihniyet değişikliği bu” dedi." Sözcü Gazetesi 18.09.2013 
          Gördünüz mü insanlık yapmış şimdi bu muhafazakar geçinen milletvekili. Bu adam milletin oyuyla girdiği meclisden engelli kardeşlerimize bakış açısı bu yazık. Buna gene en iyi cevabı engelli bir Milletvekili olan Sn. Şafak Pavey vermiştir : " AKP Tekirdağ Milletvekili Z. Akbulut'a, doğuştan sahip olduğumuz eşit insan hak ve onuru ilkesini şiddetle hatırlatıyorum..Magna Carta, 1215 
Herkes,ırk,renk,cins,dil,inanç,hiç bir ayrım gözetilmeksizin bütün hak ve özgürlüklerden yararlanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi,1948
Nice mücadelelerle kazanılmış hakları; sultanın bahşettiği lütuf niyetiyle dağıtınca, birini adam yerine koyup koymamayı da haddin sanırsın.
İnsan onuru ve haysiyeti kimsenin kimseye bahşedebileceği özel mülk değildir. Birisi vermez, doğarken eşit olarak sahip olursun..
Engellileri toplumun eşit bir parçası değil, yükü olarak algılarsan; kaşıkla verdiğini kepçe ile geri alırsın. Buna itibar dahil.."
             Size ben ne diyim bilemedim Allahınızdan bulun inşallah !

9 Eylül 2013 Pazartesi

Atatürk'ün Söylemleriyle CHP

“Halk Partisi, ulusa eğiticilik yapacak, bilim, iktisat, siyaset ve güzel sanatlar gibi bütün kültür sahalarında vatandaşları yetiştirmek için önderlik edecektir.”
1931
---------------------------------------------------------------------
“Başkanlığını taşımakla gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi, diğer ülkelerde olduğu gibi basit sokak politikası yapan bir Parti değildir. Saygıyla tekrar edeceğim ki Halk Partisi, Müdafa-yi Hukuk Cemiyeti gibi bütün milleti aydınlatma ve bütün ulusa kılavuzluk göreviyle sorumludur. Partimize basit politikacılık yükleyenler nankör insanlardır.”
1925
---------------------------------------------------------------------
“Halk Partisi, ülke ve ulus her türlü dayanaktan yoksun bırakılarak yıkıma atıldığı uğursuz kargaşada bütün ulusu kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, dış düşmanlarını kovan, iç düşmanlarını yok eden, halka özgürlük ve egemenlik sağlayan kutsal bir dernektir.”
---------------------------------------------------------------------
“Halk Partisi, halkımıza politik eğitim vermek için bir okul olacaktır.”
1923
---------------------------------------------------------------------
“Halkçılık, toplumsal düzenin çalışmasına, hukukuna dayandırmak isteyen bir sosyal sistemdir. Efendiler biz bu hakkımızı korumak, istiklâlimizi emin bulundurabilmek için genel kurulumuzca, milli kurulumuzca bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı milletçe savaşmayı gerekli gören bir yolu takip eden insanlarız.”
(1921)
---------------------------------------------------------------------
“İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir.”
(1921)
---------------------------------------------------------------------
“Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir.”
(1921)
---------------------------------------------------------------------
“Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir.”
(1923)
-------------------------------------------------------------------
“Örgüt, baştan sona kadar halk örgütü olacaktır. Genel idareyi halkın eline vereceğiz. Bu toplumda hak sahibi olmak, herkesin gayretli olması esasına dayanacaktır. Ulus hak sahibi olmak için çalışacaktır.”
1922
---------------------------------------------------------------------